feministival'in bloguna hoşgeldiniz


feministival hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
for the english blog click here.

Atölyelere kayıt için: feministivalistanbul@gmail.com adresine mail atmayı unutmayın!


feministival4 from MarIstanbul on Vimeo.



16 Nisan 2010 Cuma

Vulva



Bağyan Feministival - Örgü VULVA from the revolution is my girlfriend on Vimeo.

Yeniden Film Seslendirme Atölyesi

bağyan feministival - yeniden seslendirme atölyesi from the revolution is my girlfriend on Vimeo.
 
Yeniden film seslendirme atölyesinin amacı, son yıllarda çekilmiş, cinsiyetçi olduğunu düşündüğümüz bir kaç film belirlemek, bu filmlerin kimi sahnelerine yeniden dialoglar yazmak, bu dialogları katılımcılarla birlikte seslendirerek ve  filmin üzerine yerleştirerek deforme yeni bir film üretmekti. Böyle bir atölyenin, hem nelerden rahatsız olduğumuzu konuşmak için, hem farklı farklı ‘doğru’larımızı tartışmak için, eğlenmek ve birlikte üretmek için bize zemin hazırlayacağını düşündük. Altın bamyalı filmleri de referans alarak ilk aşamada Barda, Nefes, Üç Maymun ve Vicdan filmlerinden kimi sahneleri hep birlikte izledikten sonra Nefes filmi üzerinde uzlaştık. Bir komutanın karlar altındaki sınır karakolunda emrindeki askerlere orada olmalarının önemini ve ölmeye ne kadar yakın olduklarını anlattığı sahnenin bir kısmını alarak Pro-Feminist erkek eğitim kampı teması etrafında yeniden seslendirdik. 12 katılımcının iki saate yakın süren tema ve dialog tartışmaları sonunda iki dakikalık yeniden seslendirilmiş filmimizde askerler artık ‘komutanım’ diye bağırmak yerine ‘cicim’ diye hitap ediyorlar. Örneğin komutan, bugün feminizm için ne yaptın sorusuna ‘bulaşık yıkadım, cicim’ diyen askere kızarak ‘Geç, onu zaten yapacaksın. Yiyip içiyorsan yıkayacaksın. Başka ne yaptın? Hiç….Sayılmaz, kaldın. O zaman sana ödev; günün geri kalanında ikinci dalga feministleri oku’ diyerek cevap veriyor.
Zaman sınırlaması yüzünden tek bir film üzerinde çalışılabildi ancak katılımcılar diğer filmler üzerinde de çalışmak istediklerini söylediler ve festivalden bağımsız olarak belli aralıklarla buluşulmasına ve yeni filmler seslendirmeye karar verdik.

Feminist Argo ve Küfür Atölyesi Üzerine…


Geceler de sokaklar da meydanlar da bizim diyoruz. Peki ya kadınlar olarak sokakları da bizim yapmaya çalışırken sokağın diliyle, yani argo ve küfürle, kurduğumuz ilişkiye dair neler düşünüyoruz? 9-11 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen Bağyan Feministival kapsamında bu ilişkiyi tartışmayı amaçlayan bir atölye çalışması düzenledik. Adını da Feminist Argo ve Küfür Atölyesi koyduk ve festivalin en kalabalık atölye çalışması oldu. Tahmin ettiğimiz gibi birçok kadının erkek egemen, cinsiyetçi argo ve küfür diliyle bayağı bir derdi vardı ve bu dertler iki saatlik zaman diliminde dökülebildiği kadarıyla ortaya döküldü. Yaptığımız tartışmaları sırasıyla özetlemeye çalışacağım:

Feministbiz'den BağyanFest'e... yoldan kareler

Bağyanfest - Feministival Sona Erdi


Kadınlar İstanbul’da üç gün boyunca çok çalışıp çok yoruldular ama çok da eğlendiler. Daha da önemlisi, birbirlerini dinleme, birlikte eğlenirken öğrenme fırsatı da buldular.

"Festivaller, dertleri, söyleyecek sözleri olan insanlar için bir buluşma, üretim, paylaşım, diyalog ortamı yaratıyorsa , neden feminizm için yapılmasın? Ve neden kafalarımızdaki birçok politik soruyu eğlenerek, farklı bakış açılarını birleştirerek yaratıcılığa dönüştürmeyelim?"

Bu sorularla yola çıkıp farklı hisleri, düşünceleri tanımak, birbirlerine dokunarak değişmek, tek bir kişinin derdiymiş gibi görünenleri herkesin derdi yapmak üzere harekete geçen bir grup feminist, İstanbul'da"bağyanfest"i gerçekleştirdi.

Hedefleri, "birbiriyle iç içe geçmiş bütün iktidar mekanizmalarını, ataerkilliği, cinsiyetçiliği militarizmi, kapitalizmi, heteroseksizmi, ırkçılık ve milliyetçiliği, insanın doğa üzerindeki egemenliğini ve diğer tüm toplumsal iktidar ilişkilerini sorgulayan, eleştiren bir festival" gerçekleştirebilmekti.

Burçin BELGE'nin bianet'teki haberinin devamı için tıklayın.

9 Nisan 2010 Cuma

Blogging atölyemizde "Feminist Kitap Kurdu" blogunu açtık!


Feminist Kitap Kurdu blogu için yukarıdaki resme tıklayın.

Bağyan Feministival Tanışma Kahvaltısı ile başladı

asi palyaço kampı bugün BağyanFeministival'de başlıyor!

asi nanik harekati-operasyon 1 from the revolution is my girlfriend on Vimeo.

(blogging atölyesinde video eklemeyi öğreniyoruz ayrıca!!!)

GAyZING - müdahale/performans


Janine Eisenächer ve Gökçe Yiğitel 'Komşular Arası' projesi dahilinde, 2009 yılında, 6 haftalık bir sürecin sonunda YÜZLEŞME adlı performans araştırma projelerini ürettiler. YÜZLEŞME, Berlin'de başladı ve İstanbul'da gelişti. GAyZING performansları da işte bu projenin ikinci bölümünde oluşturuldu ve ilk defa 31 Mayıs ve 1 Haziran'da İstanbul'un iki farklı noktasında gerçekleştirildi.

Şimdi GAyZING performanslarının ikinci ayağını gerçekleştiriyoruz, ama bu sefer hepberaber, bir sürü kadının katılımlarıyla!
Bizi dayatılan sınırları ve rolleri temelinden sarsacağız!

Bu müdahale/performanslar, kadınların gizli sosyal kodlarla girmesinin yasak olarak belirlendiği ya da girdiğinde tehlikede olabileceği, erkek hegemonyası altında bulunan kamusal alanları tekrar sahiplenmek adına gerçekleştirilecek.
 
İlk olarak, sokaklara döküleceğiz ve hepberaber belirlemiş olduğumuz kamusal alanları örnek: Tophane'deki bir kahve, işgal edeceğiz. Hem önce bir insan sonra da bir kadın olarak mekana kendi davranış biçimlerimizi katacağız, hem de mekanın bizlere dayattığı davranış biçimlerini sergileyeceğiz ( çay ısmarlayıp, içeceğiz, tavla oynayacağız, lotto dolduracağız ya da kitap okuyacağız, hatta bulmaca çözüp, örgü öreceğiz..)

İkinci olarak da, orada bulunduğumuz zaman içinde yavaş yavaş çevremizde gördüğümüz, sürekli bizi izleyen ve rahatsız eden erkeklerin, maskülen davranış biçimini benimseyeceğiz. Onlara, görüntülerini kendi bedenlerimizden yansıtacağız, ayna tutacağız bir fikir sahibi olsunlar diye.

Her performans öncesi, Çıplak Ayaklar'ın stüdyosunda, 1 ila 2 saatlik bir hazırlık sürecimiz olacak. Hazırlık süreci, birbirimizi tanımak, ısınmak ve müdahale/performanslar hakkındaki detayları paylaşmak üzerinedir.

Cumartesi ve/ya da Pazar bize katılıp, müdahale edin, SEYİRCİ KALMAYIN!
Artık birer seyirci değil, harekete geçmiş oyuncular olarak kabulümüzsünüz.  


8 Nisan 2010 Perşembe

Mekanlar

1. Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği: İstiklâl Caddesi, Katip Çelebi Mah. Tel Sok. No: 28/5 Kat:4
2. Amargi Feminist Kitabevi:   Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No: 16
3. Yan GastroBar: Sıraselviler Caddesi Aslanyatağı Sokak No:5 Kat:4 (Roxy'nin yaninda)
4. Heinrich Böll Derneği: İnönü Cad. Hacı Hanım Sok. 10/12+4 Gümüşsuyu
5. Fransiz Kültür Merkezi: İstiklal Caddesi No. 4
6. Barista: İmam Adnan Sokak Numara:8 Kat:2
7. Çıplak Ayaklar Dans Stüdyosu: Firuzağa mah. Çukurcuma cad. No: 6/3  Çukurcuma
8. Aga Hamamı: Turnacıbaşı Sok. No: 48/B, ağa camisinin karşı sokağından girip sokağın sonuna kadar yürüyor, sonra sola dönülüyor az ilerde

Bağyan Feministival Açık Radyo'daydı



Bağyan Feministival ekibinden Aslı ve Zeyno "Hikaye'nin Kadın Hali"ne konuk oldular.

Cinsellik Konuşuyoruz!


9 Nisan Cuma akşamı Hamam'da cinsellik konuşuyoruz. Ayrıntılı bilgi için bagyanfest@gmail.com

Feminizm'de Güncel Sorunlar Sohbetine Davetlisiniz!



Farklı hisleri, düşünceleri tanımak, birbirimize dokunarak değişmek, birimizin derdiymiş gibi görünenleri hepimizin derdi yapmak için yola çıktık diyerek başladığımız Bağyan Feministival' de atölye çalışmalarının dışında bir de tartışma ortamı yaratmak istiyoruz. Festivalin oluşum sürecinde fark ettik ki, birbirimize yakın durmamıza karşın farklı önceliklerimiz, farklı bakışlarımız ve farklı "görme biçimlerimiz" var. Bu yüzden yapacağımız forumda bütün bu farklılıklarımızı konuşmak, ortak noktalarımızı bulmaya çalışmak, birbirimizin önceliklerine kulak vermek istiyoruz. Feminist mücadeleye farklı örgütler çerçevesinde katılan ya da örgütlü olmayan bütün arkadaşlarımızı Güncel Sorunlarımız Üzerine yapacağımız Feminizm Tartışmasına bekliyoruz. 11 Nisan Pazar günü Lambdaistanbul'da brunch eşliğinde toplanıyoruz. 

Konuşmacıların olmayacağı bu tartışma ortamında katılımcıların gündem önerileri çerçevesinde konuşmak istediğimiz başlıklar belirlenecek. Şimdiye kadar önerilen konuların listesi aşağıdadır ve dileyen yeni başlık önerilerini listeye ekleyebilir:

1- Farklı örgütlerin birbirine bakışı yaptığımız işleri nasıl etkiliyor? Bu bakışların yarattığı dikkatli olma ihtiyacının, eleştri korkusunun yarattığı baskı nereye kadar olumlu oluyor? Ne zaman olumsuzluklara yol açıyor?
2- " Genç" feministlerin kendi süreçlerinde karşılaştıkları zorluklar  ve bununla bağlantılı önceki kuşaklarla olan diyalog, deneyim aktarımı ve birbirlerine bakışları  nasıl?
3- Son eylemliliklerimizde ne gibi sorunlarla karşılaştık?
4- Mücadele alanına dair aitlik hislerimiz:  mücadele alanı sahiplenilirken başka mücadele şekilleri önerenlere karşı dışlayıcı davranılıyor mu? Bir merkezden söz edebilir miyiz? Bu merkez ‘başka’ olarak tanımladığı eylemlilik biçimlerine nasıl yaklaşıyor?
5- Feminist eylemlilik-aktivizm için öngürdüğümüz ilgi odaklarının, çalışma yöntemlerimizin ve algılarımızın keskin biçimde ayrışması mücadeleyi nasıl etkiliyor?
6- Cinsellik, erotizm ve eğlenceyi kadın politikamızın içine ne kadar alabiliyoruz? Bu alış biçimlerinde özellikle "genç" feministlerle, uzun yıllardır feminist hareketin içinde yer alanlar arasındaki gerilimler neler? Bu gerilimleri üretken hale getirmenin ve çözmenin yolları neler olabilir?

7 Nisan 2010 Çarşamba

bağyan feministival partide

  
20.00
Amargi’den Dijital Hikayeler: Hikayenin büyüğü küçüğü olmaz!

Aralık 2009 ve Şubat 2010’da Amargi Kadın Akademisi’nde Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliği ile iki Dijital Hikaye Anlatımı Atölyesi’nde gerçekleştirildi. Amargi’li 15 kadın kendi yaşamlarından 15 dijital hikaye anlattı. Dijital hikaye anlatımı, atölye ortamında kolektif bir yapı içinde herkesin kendi yaşamından bir hikayeyi kendi sesi ve istediği görsel öğelerle destekleyerek, diğer katılımcılarla yardımlaşarak anlattığı 2,5-3 dakikalık kısa ve amatör bir form.

Türkiye’deki ilk özgün dijital hikaye anlatımı atölye çalışması, Amargi Kadın Akademisi’nde Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden bir ekibin yürütücülüğü ile gerçekleştirildi. Dijital hikaye anlatımını kadınların seslerinin çoğalması, hikayelerimizin daha fazla görünür hale gelmesi ve örgütlenbilmek için alternatif araç olarak kullanılması amaçlanıyor. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Dijital hikaye anlatımı atölye çalışması yürütmek üzere eğitim almış yürütücü ekip, daha önceki Amargi atölye çalışmalarına katılan kadınların gönüllü olarak ileride gerçekleştirilecek atölye çalışmalarında yer almaları ve deneyim kazanmaları ile genişleyecek. Amargi Kadın Akademisi’nde ve farklı kadın örgütleri ile işbirliği kurarak, farklı yerlerde farklı temalarda, daha fazla sayıda atölye çalışması ile daha fazla kadın hikayesini dijital olarak anlatılmasıı ve görünür kılınması hedefleniyor.

Ayrıntılı bilgi için: Burcu Şimşek, Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi, Arş.Gör. Dijital Hikaye Anlatımı Kolaylaştırıcı Ekip Koordinatörü (bsimsek@hacettepe.edu.tr)

21.00

Dalepe Nena

She-Man

DJ Süreyya Hardcore

6 Nisan 2010 Salı

Bağyan Feministival Bianet´te

“Festivaller, dertleri, söyleyecek sözleri olan insanlar için bir buluşma, üretim, paylaşım, diyalog ortamı yaratıyorsa, neden feminizm için yapılmasın? Ve neden kafalarımızdaki birçok politik soruyu eğlenerek, farklı bakış açılarını birleştirerek yaratıcılığa dönüştürmeyelim?”

Haberin devamı için tıklayın.

2 Nisan 2010 Cuma

PROGRAM ÇIKTI!!!


Feministivalimizin programı çıktı sonunda! Bütün atölyelere katılım ücretsiz, sadece paylaşma, üretme ve eğlenme isteğinize ve kayıt için bir e-posta'ya ihtiyaç var. Lütfen hangi atölyelere katılmak istediğinizi, varsa çocuklarınızın onlar için hazırladığımız atölyelere kaydı ve çeviri ihtiyaçlarınız belirterek bagyanfest@gmail.com adresine e-posta gönderin.
Programı görüntülemek için tıklayın.
Görüşürüüüüzzz!!!

bağyan feministival ziyaretçi haritası


açıldığı günden beri 36 farklı ülkeden 5300'ün üzerinde ziyaretçi alan blogumuza, yani hepimizin feministivaline gösterdiğiniz ilgi için çoook teşekkürler.

31 Mart 2010 Çarşamba

Bağyan Feministival'e eleştirileriniz için


Bildiğiniz gibi bir süredir 9-10-11 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek olan Bağyan Feministival' in organizasyonu ile uğraşıyoruz. Gerek festivalin gerecekleşmesi için çalışanlar, gerekse atölye çalışmaları yapmak için gönüllü olan arkadaşlar bu organizasyona bireysel olarak katılıyorlar. Fikrin ortaya çıktığı andan itibaren feminist yöntemleri kullanmak temel ortak noktamız oldu; diğer yandan çeşitliliklerimizle bir arada durmaya önem verirken  şeffaflık ilkesi çerçevesinde toplantı notlarımızı ve zaman zaman kaleme aldığımız çağrı metinlerini blog üzerinden duyurmaya özen gösterdik. Doğrudan doğruya grubun iletişim adresine gelmese de, başka mail gruplarında olan arkadaşlarımızdan festival ile ilgili yapılan eleştrileri duyma fırsatımız oluyor. Gelen eleştriler hakkında konuşuyoruz, düşünüyoruz ve aklımıza yattığı zamanlarda da gerekli değişiklikleri yapmaya çalışıyoruz. Yine şeffaflık ilkesi etrafında eleştrileri bloğumuza koymak istiyoruz ancak bunu yaparken, başka bir grup üzerinden gelmiş olan maillleri de izinsiz almayı doğru bulmadığımız için, sizlerden eleştrilerinizi bagyanfest@gmail.com adresine göndermenizi rica ediyoruz. Böylece hem kulaktan kulağa oynamadan eleştrileri değerlendirme şansımız olacaktır, hem de blog'un takipçileri bütün fikrirleri bir arada görme şansına kavuşacaktır. Bu yüzden eleştrilerinizi yukarıdaki adres üzerinden bizimle paylaşmanızı ve blog'da yayımlanıp yayımlanmaması konusundaki tercihinizi de yazmanızı rica ediyoruz.

30 Mart 2010 Salı

Posterler


Feministivalimiz için yaratılan bütün poster denemelerinden bir sayfa oluşturduk. Buradan bakabilirsiniz. 

23 Mart 2010 Salı

ISINMA PARTİSİ!


















26 Mart Cuma Bağyan Feministival öncesi ısınma ve dayanışma partisi!!

Film gösterimi,Dj Süreyya Hardcore,ıvır zıvır çekilişi ve dahası :)

14 Mart 2010 Pazar

Kadın ve Trans Fotoğrafçılar aranıyor!

Fotoğraf atölyesi için katkıda bulunabilecek kadın ve trans fotoğrafçılar arıyoruz, lütfen bizimle iletişime geçin: bagyanfest@gmail.com

10 Mart 2010 Çarşamba

"feminist erkekler" üzerine


Feministival sırasında temizlik, çocuk bakımı ve yemek yapmak gibi görevler için erkeklere çağrı yapmamızla beraber festival organizasyon ekibi olarak kendi içimizde daha önce tartışmadığımız bir konu ortaya çıkmış oldu; erkekler feminist olabilir mi?
Bu konuyla ilgili genel geçer bir doğru olmadığına inanarak e-posta grubumuzda yazılan bir yorumu herkesle paylaşıyor, herkesi tartışmaya çağırıyoruz.

“Feminizm herkes içindir” kitabını okumadım ama bu sözün içeriğini şu şekilde anlıyorum: Feminizmin herkes için bir sözü vardır. Herkes kendine dair bir söz, bir ifadelenme biçimi bulabilir feminizmde. Bu bağlamda “Feminist erkek olur mu?” sorusuna “Neden olmasın?” sorusuyla karşılık verebilirim. Çünkü feminizmin erkeklere dair de sözü vardır kanımca. Ancak son tahlilde feminizm, kadınların özgürleşmesini esas alan bir mücadeledir ve kadınların kadınlarla ya da daha geniş tabiriyle kadınlık deneyimini yaşayanların birbirleriyle örgütlenmesini savunur bence.

Feminizmin yolunu açtığı erkeklik araştırmaları sayesinde bugün biliyoruz ki; erkekler de toplumun onlara dayattığı toplumsal cinsiyet rollerinin altında farklı şekillerde eziliyorlar. Buna dair bir karşı çıkış elbette ki çok önemlidir. Kadınların kendi “kadınlık”larını sorguladığı gibi, erkeklerin de sadece erkeklerle örgütlenerek kendi “erkeklik”lerini sorgulaması, erkeklerin özgürleşmesinin önünü açacaktır. İşte benim tam da bu noktada merak ettiğim soru erkeklerin neden feminist olmak istediğidir. Kanımca feminizm ataerkil sistemle mücadelenin en önemli ideolojik hattını oluşturur, ancak ataerkil sistemle mücadelenin tek ve yegane yolu feminizm değildir. Eğer erkekler ataerkil sisteminin kendilerine dayattığı rollere isyan ediyorlarsa –ki bence etmeliler- kendilerine neden bir mücadele hattı belirlemezler? Böyle bir mücadele alanı oluşturulursa, feministler olarak bu alanda mücade verenlerle dayanışmamızın ve kesişen gündemlerde ortak işler üretmemizin hepimizin özgürleşme mücadelesini zenginleştireceğine inanıyorum.

(Senem Donatan)

7 Mart 2010 Pazar

misafirperver ev sahipleri aranıyor!

Festival süresince İstanbul dışından gelecek katılımcıları ağırlamak için ev sahipleri arıyoruz. 9-10-11 nisan tarihlerinde feminist bağyanlar için boş yatağınız, koltuğunuz, küvetiniz varsa lütfen bize yazın: bagyanfest@gmail.com

"Bayan sizsiniz, biz kadınız"

Bize “bayan” kelimesinin iyi niyetli bir “kibarlık” sebebi ile kullanıldığı, bunun fazla büyütülmemesi gerektiği söylendi. Oysa bu özrü kabahatinden büyük bir cevap.

Radikal 2'de çıkan yazının devamı için tıklayın.

1 Mart 2010 Pazartesi

"feminist" erkekler aranıyor!


biz kadınların daha rahat bir feministival geçirebilmesi için 9-10-11 nisan tarihlerinde çocuk bakımı, katılımcılara yemek yapmak, festival mekanlarında temizlik yapmak gibi görevleri üstlenecek "feminist" erkekler arıyoruz!

feminist erkek olma iddiası olanlar, lütfen bagyanfest@gmail.com adresine e-posta atın.

24 Şubat 2010 Çarşamba

aklın yolu birdir!


bianet yazarlarından gazeteci Emine Özcan'ın hazırlayıp sunduğu "Eksik Etek" programı Özgür Radyo'da yayına başladı.
Eksik Etek'in tanıtımını dinlemek için tıklayınız.
ortak yaratıcılığı ve politik kardeşliği kutlamak için reklamını yapmak görevimizdir :)

23 Şubat 2010 Salı

Çalışmalar son hızıyla devam ediyor!


feminist gündem yoğunluğundan geçen haftanın toplantı notlarını yeni ekleyebiliyoruz. ayrıca her türlü yorum ve katkıya açık festival ilkelerimizi de oluşturduk.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Hep Tanığız ve Hala Adalet Bekliyoruz!

Onbir yıldır haksız yere Mısır Çarşısı patlamasından sorumlu tutularak suçlanan ve sonunda ayrı ayrı iki kez “beraat” ederek davası sonuçlanan yol arkadaşımız sosyolog, feminist ve yazar Pınar Selek'in beraati, haksız bir şekilde Yargıtay 9. Dairesi tarafından Mart 2009'da bozuldu. Yargıtay 9. Dairesi'nin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı da, Yargıtay Genel Kurulu'nda geçen hafta oyçokluğu ile reddedildi. Ve bu kararlar karşısında biz, yıllar sonra, hala adalet bekliyoruz.

Artık “Pınar Selek'e tanığız” demiyoruz. Zira, Pınar'ın eşitlik, özgürlük, barış ve adalet yolunda attığı adımları bugün sadece Türkiye değil, tüm dünya biliyor. Yıllardır duruşma salonlarında davanın seyrine ve Pınar'ın beraatine tanık olanlar, tanıklıklarına hâlâ devam ediyor, üstelik hergün de aralarına yenileri ekleniyor. Ancak, hem Türkiye'de hem de dünyada bilinen başka bir gerçek de Türkiye'de adalet tesisinin oldukça zor gerçekleştiği; hatta çoğu zaman birçok çabanın sonuçsuz kaldığı veya acıyla sonuçlandığı. Bu noktada, Pınar'ın haklılığı ortada. Ve hepimizin daha adil ve barış yolunda bir Türkiye için adalete ihtiyacı var. Pınar Selek'in beraatinin yeniden açıklanması ise bu yolda atılacak ilk ve önemli adımlardan biri olacak.

Bu noktada, yıllardır tanığı olduğumuz, iddiaların tek tek çürütüldüğü davada, belleğimize kazınan haksız noktalara yeniden bakmakta büyük yarar var...

Öncelikle, adaletin sağlanmasının önemli bir parçası olan patlamanın gerçek nedeni, bazı yetkililerce uzun süre görülmek istenmedi. Birçok uzman ekip yineledi durdu, “patlamaya neden olan bomba değil, gaz kaçağı” diye. Yargıtay, uzmanların vardıkları sonuçları duymak istemedi nedense. Bu durum karşısında yıllarca neye isyan edeceğimizi şaşırdık?: Uzmanlarının kararının aksine karar veren Yargıtaya mı? Yoksa, uzman sonuçlarınca suçsuzluğu kanıtlanmasına rağmen sürekli suçlanan bir sosyal bilimcinin uğradığı haksızlığa mı?

Diğer noktaya gelelim: Patlama bomba değil. Ancak patlamanın kaynağı her ne olursa olsun, bunun Pınar Selek'le ne ilgisi var? Pınar Selek'e hiçbir sorgusu sırasında patlamayla ilgili tek bir soru sorulmadı, sonra bir anda ortaya bir sanık çıkarılarak suçlanıverdi. Sonradan ifadesini “baskı ve ağır işkenceler altında” verdiğini söyleyen sanık Abdülmecit Öztürk... Öztürk önce, baskı altında Pınar'la birlikte eylemi gerçekleştirdiklerini söyledi, sonra da “Pınar Selek'i tanımadığını” defalarca açıkladı. Yıllardır sorduklarımız hala bâki: Hiçbir bulgu ve suç delili ile desteklenmeyen ve Öztürk'ün hukuk skandalına dönen, baskı ile alındığını belirterek red ettiği ifade tutanağı nasıl kabul edilebilir? Ayrıca, patlama ile ilgili ifadesi dahi bulunmayan ve beraat eden Pınar Selek yeniden yeniden suçlanır da, “eylemi yaptım” diyen Öztürk’ün beraatinin kesinleşmesi nasıl açıklanır?

Bugün artık farkındayız ki, bu hukuki değil, sadece ve sadece politik bir dava... Mağdurlar, dışlananlar ve haksızlığa uğrayanların yanında; eşitlik ve özgürlük için mücadele eden, dürüst ve etkili bir sosyal bilimcinin, bir yol arkadaşının toplum için barış ve adalet mücadelesi. Dolayısıyla, bu dava Pınar'la aynı uğurda çalışanların, bizlerin davası. Pınar gibi düşünürlerin “bomba koydu” adı altında hedef gösterilmesi gibi politikalara ve birçok benzerlerine bizler bu ülkede yabancı değiliz. O yüzden adaleti sadece Pınar için değil, kendimiz ve memleketimiz için bekliyoruz...

Adalet yerine gelene kadar da talep etmeye devam edeceğiz; sadece Pınar için değil, tüm karanlıkların aydınlığa ulaşması, vicdanların rahat etmesi ve Türkiye'de huzurun sağlanması için, çünkü, başka türlü yaşamak mümkün değil.

Amargi Kadın Kooperatifi


12 Şubat 2010 Cuma

feministival'e gidiyorum!

 

bir çok isimli festivalimizin ilk görsel çalışmaları!
 first visual works of our many named festival!