feministival'in bloguna hoşgeldiniz


feministival hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
for the english blog click here.

Atölyelere kayıt için: feministivalistanbul@gmail.com adresine mail atmayı unutmayın!


feministival4 from MarIstanbul on Vimeo.



31 Mart 2010 Çarşamba

Bağyan Feministival'e eleştirileriniz için


Bildiğiniz gibi bir süredir 9-10-11 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek olan Bağyan Feministival' in organizasyonu ile uğraşıyoruz. Gerek festivalin gerecekleşmesi için çalışanlar, gerekse atölye çalışmaları yapmak için gönüllü olan arkadaşlar bu organizasyona bireysel olarak katılıyorlar. Fikrin ortaya çıktığı andan itibaren feminist yöntemleri kullanmak temel ortak noktamız oldu; diğer yandan çeşitliliklerimizle bir arada durmaya önem verirken  şeffaflık ilkesi çerçevesinde toplantı notlarımızı ve zaman zaman kaleme aldığımız çağrı metinlerini blog üzerinden duyurmaya özen gösterdik. Doğrudan doğruya grubun iletişim adresine gelmese de, başka mail gruplarında olan arkadaşlarımızdan festival ile ilgili yapılan eleştrileri duyma fırsatımız oluyor. Gelen eleştriler hakkında konuşuyoruz, düşünüyoruz ve aklımıza yattığı zamanlarda da gerekli değişiklikleri yapmaya çalışıyoruz. Yine şeffaflık ilkesi etrafında eleştrileri bloğumuza koymak istiyoruz ancak bunu yaparken, başka bir grup üzerinden gelmiş olan maillleri de izinsiz almayı doğru bulmadığımız için, sizlerden eleştrilerinizi bagyanfest@gmail.com adresine göndermenizi rica ediyoruz. Böylece hem kulaktan kulağa oynamadan eleştrileri değerlendirme şansımız olacaktır, hem de blog'un takipçileri bütün fikrirleri bir arada görme şansına kavuşacaktır. Bu yüzden eleştrilerinizi yukarıdaki adres üzerinden bizimle paylaşmanızı ve blog'da yayımlanıp yayımlanmaması konusundaki tercihinizi de yazmanızı rica ediyoruz.

30 Mart 2010 Salı

Posterler


Feministivalimiz için yaratılan bütün poster denemelerinden bir sayfa oluşturduk. Buradan bakabilirsiniz. 

23 Mart 2010 Salı

ISINMA PARTİSİ!


















26 Mart Cuma Bağyan Feministival öncesi ısınma ve dayanışma partisi!!

Film gösterimi,Dj Süreyya Hardcore,ıvır zıvır çekilişi ve dahası :)

14 Mart 2010 Pazar

Kadın ve Trans Fotoğrafçılar aranıyor!

Fotoğraf atölyesi için katkıda bulunabilecek kadın ve trans fotoğrafçılar arıyoruz, lütfen bizimle iletişime geçin: bagyanfest@gmail.com

10 Mart 2010 Çarşamba

"feminist erkekler" üzerine


Feministival sırasında temizlik, çocuk bakımı ve yemek yapmak gibi görevler için erkeklere çağrı yapmamızla beraber festival organizasyon ekibi olarak kendi içimizde daha önce tartışmadığımız bir konu ortaya çıkmış oldu; erkekler feminist olabilir mi?
Bu konuyla ilgili genel geçer bir doğru olmadığına inanarak e-posta grubumuzda yazılan bir yorumu herkesle paylaşıyor, herkesi tartışmaya çağırıyoruz.

“Feminizm herkes içindir” kitabını okumadım ama bu sözün içeriğini şu şekilde anlıyorum: Feminizmin herkes için bir sözü vardır. Herkes kendine dair bir söz, bir ifadelenme biçimi bulabilir feminizmde. Bu bağlamda “Feminist erkek olur mu?” sorusuna “Neden olmasın?” sorusuyla karşılık verebilirim. Çünkü feminizmin erkeklere dair de sözü vardır kanımca. Ancak son tahlilde feminizm, kadınların özgürleşmesini esas alan bir mücadeledir ve kadınların kadınlarla ya da daha geniş tabiriyle kadınlık deneyimini yaşayanların birbirleriyle örgütlenmesini savunur bence.

Feminizmin yolunu açtığı erkeklik araştırmaları sayesinde bugün biliyoruz ki; erkekler de toplumun onlara dayattığı toplumsal cinsiyet rollerinin altında farklı şekillerde eziliyorlar. Buna dair bir karşı çıkış elbette ki çok önemlidir. Kadınların kendi “kadınlık”larını sorguladığı gibi, erkeklerin de sadece erkeklerle örgütlenerek kendi “erkeklik”lerini sorgulaması, erkeklerin özgürleşmesinin önünü açacaktır. İşte benim tam da bu noktada merak ettiğim soru erkeklerin neden feminist olmak istediğidir. Kanımca feminizm ataerkil sistemle mücadelenin en önemli ideolojik hattını oluşturur, ancak ataerkil sistemle mücadelenin tek ve yegane yolu feminizm değildir. Eğer erkekler ataerkil sisteminin kendilerine dayattığı rollere isyan ediyorlarsa –ki bence etmeliler- kendilerine neden bir mücadele hattı belirlemezler? Böyle bir mücadele alanı oluşturulursa, feministler olarak bu alanda mücade verenlerle dayanışmamızın ve kesişen gündemlerde ortak işler üretmemizin hepimizin özgürleşme mücadelesini zenginleştireceğine inanıyorum.

(Senem Donatan)

7 Mart 2010 Pazar

misafirperver ev sahipleri aranıyor!

Festival süresince İstanbul dışından gelecek katılımcıları ağırlamak için ev sahipleri arıyoruz. 9-10-11 nisan tarihlerinde feminist bağyanlar için boş yatağınız, koltuğunuz, küvetiniz varsa lütfen bize yazın: bagyanfest@gmail.com

"Bayan sizsiniz, biz kadınız"

Bize “bayan” kelimesinin iyi niyetli bir “kibarlık” sebebi ile kullanıldığı, bunun fazla büyütülmemesi gerektiği söylendi. Oysa bu özrü kabahatinden büyük bir cevap.

Radikal 2'de çıkan yazının devamı için tıklayın.

1 Mart 2010 Pazartesi

"feminist" erkekler aranıyor!


biz kadınların daha rahat bir feministival geçirebilmesi için 9-10-11 nisan tarihlerinde çocuk bakımı, katılımcılara yemek yapmak, festival mekanlarında temizlik yapmak gibi görevleri üstlenecek "feminist" erkekler arıyoruz!

feminist erkek olma iddiası olanlar, lütfen bagyanfest@gmail.com adresine e-posta atın.

24 Şubat 2010 Çarşamba

aklın yolu birdir!


bianet yazarlarından gazeteci Emine Özcan'ın hazırlayıp sunduğu "Eksik Etek" programı Özgür Radyo'da yayına başladı.
Eksik Etek'in tanıtımını dinlemek için tıklayınız.
ortak yaratıcılığı ve politik kardeşliği kutlamak için reklamını yapmak görevimizdir :)

23 Şubat 2010 Salı

Çalışmalar son hızıyla devam ediyor!


feminist gündem yoğunluğundan geçen haftanın toplantı notlarını yeni ekleyebiliyoruz. ayrıca her türlü yorum ve katkıya açık festival ilkelerimizi de oluşturduk.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Hep Tanığız ve Hala Adalet Bekliyoruz!

Onbir yıldır haksız yere Mısır Çarşısı patlamasından sorumlu tutularak suçlanan ve sonunda ayrı ayrı iki kez “beraat” ederek davası sonuçlanan yol arkadaşımız sosyolog, feminist ve yazar Pınar Selek'in beraati, haksız bir şekilde Yargıtay 9. Dairesi tarafından Mart 2009'da bozuldu. Yargıtay 9. Dairesi'nin bu kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı da, Yargıtay Genel Kurulu'nda geçen hafta oyçokluğu ile reddedildi. Ve bu kararlar karşısında biz, yıllar sonra, hala adalet bekliyoruz.

Artık “Pınar Selek'e tanığız” demiyoruz. Zira, Pınar'ın eşitlik, özgürlük, barış ve adalet yolunda attığı adımları bugün sadece Türkiye değil, tüm dünya biliyor. Yıllardır duruşma salonlarında davanın seyrine ve Pınar'ın beraatine tanık olanlar, tanıklıklarına hâlâ devam ediyor, üstelik hergün de aralarına yenileri ekleniyor. Ancak, hem Türkiye'de hem de dünyada bilinen başka bir gerçek de Türkiye'de adalet tesisinin oldukça zor gerçekleştiği; hatta çoğu zaman birçok çabanın sonuçsuz kaldığı veya acıyla sonuçlandığı. Bu noktada, Pınar'ın haklılığı ortada. Ve hepimizin daha adil ve barış yolunda bir Türkiye için adalete ihtiyacı var. Pınar Selek'in beraatinin yeniden açıklanması ise bu yolda atılacak ilk ve önemli adımlardan biri olacak.

Bu noktada, yıllardır tanığı olduğumuz, iddiaların tek tek çürütüldüğü davada, belleğimize kazınan haksız noktalara yeniden bakmakta büyük yarar var...

Öncelikle, adaletin sağlanmasının önemli bir parçası olan patlamanın gerçek nedeni, bazı yetkililerce uzun süre görülmek istenmedi. Birçok uzman ekip yineledi durdu, “patlamaya neden olan bomba değil, gaz kaçağı” diye. Yargıtay, uzmanların vardıkları sonuçları duymak istemedi nedense. Bu durum karşısında yıllarca neye isyan edeceğimizi şaşırdık?: Uzmanlarının kararının aksine karar veren Yargıtaya mı? Yoksa, uzman sonuçlarınca suçsuzluğu kanıtlanmasına rağmen sürekli suçlanan bir sosyal bilimcinin uğradığı haksızlığa mı?

Diğer noktaya gelelim: Patlama bomba değil. Ancak patlamanın kaynağı her ne olursa olsun, bunun Pınar Selek'le ne ilgisi var? Pınar Selek'e hiçbir sorgusu sırasında patlamayla ilgili tek bir soru sorulmadı, sonra bir anda ortaya bir sanık çıkarılarak suçlanıverdi. Sonradan ifadesini “baskı ve ağır işkenceler altında” verdiğini söyleyen sanık Abdülmecit Öztürk... Öztürk önce, baskı altında Pınar'la birlikte eylemi gerçekleştirdiklerini söyledi, sonra da “Pınar Selek'i tanımadığını” defalarca açıkladı. Yıllardır sorduklarımız hala bâki: Hiçbir bulgu ve suç delili ile desteklenmeyen ve Öztürk'ün hukuk skandalına dönen, baskı ile alındığını belirterek red ettiği ifade tutanağı nasıl kabul edilebilir? Ayrıca, patlama ile ilgili ifadesi dahi bulunmayan ve beraat eden Pınar Selek yeniden yeniden suçlanır da, “eylemi yaptım” diyen Öztürk’ün beraatinin kesinleşmesi nasıl açıklanır?

Bugün artık farkındayız ki, bu hukuki değil, sadece ve sadece politik bir dava... Mağdurlar, dışlananlar ve haksızlığa uğrayanların yanında; eşitlik ve özgürlük için mücadele eden, dürüst ve etkili bir sosyal bilimcinin, bir yol arkadaşının toplum için barış ve adalet mücadelesi. Dolayısıyla, bu dava Pınar'la aynı uğurda çalışanların, bizlerin davası. Pınar gibi düşünürlerin “bomba koydu” adı altında hedef gösterilmesi gibi politikalara ve birçok benzerlerine bizler bu ülkede yabancı değiliz. O yüzden adaleti sadece Pınar için değil, kendimiz ve memleketimiz için bekliyoruz...

Adalet yerine gelene kadar da talep etmeye devam edeceğiz; sadece Pınar için değil, tüm karanlıkların aydınlığa ulaşması, vicdanların rahat etmesi ve Türkiye'de huzurun sağlanması için, çünkü, başka türlü yaşamak mümkün değil.

Amargi Kadın Kooperatifi


12 Şubat 2010 Cuma

feministival'e gidiyorum!

 

bir çok isimli festivalimizin ilk görsel çalışmaları!
 first visual works of our many named festival!